151820053060
 
  Ana Sayfa
  Genel ekonomi ödevi
  İstatistik ödevi
  Açıklamalar
  Resimler
  Teknik Resimler
  Videolar
  Ziyaretşi defteri
Genel ekonomi ödevi

Güler: Soma’da 40 milyar dolarlık kömür var

Enerji Bakanı Hilmi Güler, Soma’da 2.4 milyar tonluk kömür rezervi olduğunu söyledi. Yurt Madenciliğini geliştirme Vakfı tarafından düzenlenen Maden Türkiye 2008 Fuarı’nın açılışında konuşan Güler Soma’daki rezerv için, “Çıkarıp, yıkanıp işlendikten sonra 40 milyar dolar getirecek” dedi.
Güler şöyle konuştu: “MTA’yla yeni kömür sahaları bulduk. Bunu tekrar değerlendireceğiz. Nedense bazı kesim kömürü kirli, pis diye tanıttı, ama bugün Amerika elektriğinin yüzde 50’den fazlasını kömürden elde ediyor. Almanya ve Rusya aynı... Biz de bu şekilde yapacağız. Bunun için Afşin Elbistan dahil yeni bulduğumuz sahaları özel sektöre açacağız. Çayırhan’da mesela çok güzel bir üretim yapıldı. Yatağan, Kemerköy, Yeniköy ve Soma, bunlar da süratli şekilde ele alınacak ve yeni kömür santralleri yapacağız. Yapmaya da mecburuz.”
Maden arama konusunda daha derinlere ineceklerini vurgulayan Güler, MTA’nın ortalama yaptığı sondaj derinliğinin 180 metre olduğunu, bu rakamın Avrupa Birliği ülkelerinde bin 200 metreyi bulduğunu,Türkiye’nin de çalışmalarını daha derinlere indirmek istediğini sözlerine ekledi

Çin korkusu marka tescilini artırdı


Dünyada 2007'de toplam 39.945 marka için uluslararası alanda tescil başvurusu yapıldı. Yabancılar, markalarını en fazla Çin'de tescil ettirmek istedi. Türkiye de tercihlerde bir basamak yükselip 9. oldu
Dünya Sınai Mülkiyet Organizasyonu (WIPO) 2007 yılında tüm dünyada 39 bin 945 adet uluslararası marka tescil başvurusu yapıldığını açıkladı. Tescil başvuruları bir yılda yüzde 9.5 arttı. Uluslararası marka tescili, kendi ülkesinin dışında da pazarlanan ve üretilen ürünlerin isim haklarının, taklit ve sahteciliğe karşı korunması anlamına geliyor. 
WIPO'ya göre geçen yıl, Alman başvuru sahipleri markalarını koruma konusunda son 15 yılda olduğu gibi en üst sırada yer aldı.  WIPO aracılığıyla uluslararası başvuruda bulunan ülkeler arasında Almanya 6 bin 90 adetle yüzde 15.2'lik, Fransa 3 bin 930 adetle yüzde 9.8, ABD ise 3 bin 741 adetle yüzde 9.4'lük paya sahip oldu.
Hedef pazarı seçiyorlar
Veriler, uluslararası marka sahiplerinin kendilerine hangi ülkeleri hedef pazar olarak gördüklerini de ortaya koydu. Marka sahipleri, birden fazla ülkede markalarının korunma hakkını talep edebiliyor. Bir marka, en fazla hangi pazarlarda yer almak istiyorsa o ülkeleri seçiyor.
Bu kapsamda Çin, uluslararası marka sahiplerinin en fazla seçtiği ülke olurken, Türkiye 2006'ya göre bir basamak yükselişle 9'uncu sırada yer aldı. Seçilen ülkelerde marka tescili için 2006’ya göre yüzde 1.5 artışla toplam 370 bin 234 adet başvuru oldu.
Türkiye'den uluslararası alanda gerçekleşen marka başvurularının yarısına aracılık eden Destek Patent'in Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, Türkiye ekonomisinin son dönemdeki büyüme hız ve istikrarının, yabancı yatırımcılar açısından da cazip görüldüğü için, Türkiye'de markalarını tescil ettirme gereği duyduklarını söyledi.

IMF’den Türkiye’ye özel sektör borcu uyarısı

IMF’nin Avrupa Departmanı Direktör Yardımcısı Ajai Chopra, Türkiye’nin özel sektör borçları açısından Orta ve Doğu Avrupa’daki diğer ülkelere göre daha fazla riskle karşı karşıya olduğunu ve bu konuda temkinli olması gerektiğini söyledi.
Chopra, Viyana’da yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin durumuna baktığımızda, özel sektör borçlanmalarında daha riskli konumda. Bu dikkatle izlenmesi gereken bir durum” dedi. Geçen yılın sonu itibariyle Türkiye’nin özel sektör dış borç stoku 158 milyar dolardı.
Cari açık vurgusu
IMF’nin önceki gün Avrupa raporunu açıkladığını hatırlatan Chopra, Türkiye’nin bölgedeki diğer ülkeler gibi IMF’nin önerilerini dikkate alması gerektiğini belirtti. Chopra, “Enflasyon baskıları, Avrupa’daki birçok gelişmekte olan piyasada kesinlikle önemli kaygı nedeni” dedi.
Politika yapıcılarının ülke içindeki ve dışındaki baskılarla nasıl başa çıkacaklarına hızlıca karar vermeleri gerektiğini de söyleyen Chopra, “Bu ülkelerin birçoğu için standart makroekonomik kırılganlık göstergeleri, örneğin cari açığın boyutu, alarm veriyor” diye konuştu.

Kıdem tazminatına ‘sosyal barış’ ayarı


Kıdem tazminatı değişikliğinin, hükümet ile sendikalar arasında üst üste gerginlik yaşandığı için istihdam paketinden çıkarıldığı belirtildi. Düzenleme Sendikalar Kanunu’na ekleniyor
İş dünyasının uzun süredir beklediği, işgücü maliyetlerini azaltıcı teşvikler içeren ‘istihdam paketi’ Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldı. Önce sosyal güvenlik tasarısı, ardından da 1 Mayıs’ın tatil edilmemesi nedeniyle sendikalarla yaşanan gerginlik, hükümetin kıdem tazminatına ilişkin düzenlemeyi tasarıdan çıkarmasına neden oldu.
Sendikalar kıdem tazminatını bireysel fona dönüştürmeyi öngören düzenlemeye karşı çıkmış, Türk-İş kıdem tazminatına dokunulmasının genel grev nedeni olacağını söylemişti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, istihdam paketi hakkında Meclis’teki siyasi parti gruplarına da bilgi verdi.
İşsizlik ödeneği yüzde 40 artıyor
Çelik’in siyasi partilere sunduğu metinde, kıdem tazminatının yatırım fonuna dönüştürülmesine ilişkin düzenleme istihdam paketinde yer almazken bu düzenlemenin sendikalar kanunuyla ilgili pakette yer alacağı öğrenildi.
SSK priminde 5 puanlık indirim öngören düzenleme ise 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girecek. Kadınlarda ve genç işsizlerde işsizliği azaltmak amacıyla kadın istihdamında ve 18-29 yaş arasındaki işçi istihdamında 5 yıl süreyle kademeli teşvik getiriliyor.
İşsizlik Fonu’ndan işsizlere yapılan işsizlik ödeneğinin hesabında asgari ücretin neti yerine brüt tutarı esas alınacak. Böylece işsizlik ödenekleri yüzde 40 oranında artacak.
Özürlü istihdamıyla ilgili işveren payı Hazine tarafından karşılanacak. Hükümlü zorunlu istihdamı yasadan çıkarılacak.
‘Alt işveren’ olarak bilinen taşeron firmaların Tuzla’daki kazalarda gündeme geldiğini belirten Çelik, alt işverenlerde, mesleki eğitimin zorunlu hale getirileceğini kaydetti.  Düzenlemenin son hali henüz sosyal taraflara gönderilmezken, sendikalar kıdem tazminatının taslaktan çıkarılmasını olumlu buldu. Ancak kıdem tazminatı yükünün ağırlığından şikayetçi olan işveren kesimi bu konuda bir düzenleme yapılması talebini yineledi.


‘Parayı kasaya koyduk, Katarlı ortak RTÜK’ün meselesi’


Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanı Ahmet Ertürk, Sabah - atv satışında, alıcı şirketin ortaklık yapısını değiştirmesinin kendileri açısından devire engel oluşturmadığını ve konunun RTÜK’ü ilgilendirdiğini belirtti.
‘Bazı grupların ihaleden telkinle çekildiği’ne inanmadığını belirten Ertürk, Çalık grubunun kamu bankalarından kaynak kullanması konusunda da şunları belirtti:
“Tahminim, Ahmet Bey’in (Çalık) dizayn ettiği finansal paket yurtdışındaki finansal kriz nedeniyle aksamaya uğradı ve Ahmet Bey’in böyle bir yola gitmesine yol açtı diye düşünüyorum. Çünkü Ahmet Bey’e bir kamu bankasından kaynak kullanacağını duyduğumu söylediğimde, ‘Hayır, böyle bir planımız yok, bizim planımız hazır’ demişti. Kamu bankalarından kaynak bulacağız deseydi de bizim için bir önemi olmazdı.”
Ertürk’ün sorularımıza yanıtları şöyle:

SINIR?YABANCIYI CAYDIRDI
Atv ve Sabah konusudaki genel eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?İhale şartları şeffaf olarak yayımlandı. Ön yeterlilik şartları ile macera arayanlara kapıyı kapatmıştı. Başlangıçta yoğun bir ilgi vardı. 7 şartname alındı. Telaffuz edilen rakamlar da bugünkünden büyüktü. Bu arada ABD kaynaklı kriz belirtileri ortaya çıkmıştı. Ama yatırımcılar sıkıntıyı hissetmeye başlamıştı. Yabancı sınırlaması da (yüzde 25) ilgiyi azalttı.
Veri odasına 3 aday girdi. 2’si teklif gününden bir gün önce çekildi. Biri uzatma istemişti ama bir neden de yoktu. Diğeri fiyatın yüksekliğinden bahsederek çekildi. Geriye Çalık grubu kaldı. Çalık grubu başlangıçta çok iddialı değildi. Benim izlenimim buydu. Talep ettiğimiz fiyatı verince ihaleyi aldı.
Çekilmelerin önemli nedeni kriz şartları olabilir. Başka bir veriye sahip değiliz. Telkinle çekilmiş olacaklarına ihtimal vermiyorum.
Hüsnü Özyeğin’in telkinle çekildiği yazıldı. Böyle bir telkin olduğu ortaya çıkarsa, sizin açınızdan bir sonucu olur mu?
Bunlar ispatlanması zor şeyler. Hüsnü Bey bir şirket kurdu ama şartname bile almadı. Niyet düzeyindeki ilgide değişim olabilir.
KEŞKE?KATILIM ÇOK?OLSAYDI
İhale içinize sindi mi?
Açık söyleyeyim, katılımcı sayısı çok olsaydı, bu tartışmalar olmasaydı çok daha mutlu olurduk. Buna rağmen sürecin şeffaf olmasından ve rakamın da arzu ettiğimiz şekilde olmasından şikâyetçi değiliz. Değerleme şirketinin sunduğu fiyatı, şartlar kötüye gitmesine rağmen yukarı çekebildik. Kredi tarafına karışmıyorum. Bizim dışımızda. Türk bankalarından kredi kullanılmayacak diye bir şartımız yoktu. İhaleyi yaptık ve parasını kasamıza koyduk. Saymakla meşgulüz.
“Eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın Yüce Divan’da yargılanmasına yol açan Türkbank ihalesini çağrıştırıyor” şeklinde yorumlar var. Bir endişe hissi var mı?
Bizimle ilgili olmayan konulardır. İlk tartışma tek katılımcı olmasıydı. Ama bunun nedenini herkes anlıyor. Tek katılımcı olması adının Ahmet olması ve Malatyalı olması tartışmaları başlangıçta yapıldı ama bütün bunlar tesadüftü. Bunları ben dizayn edemezdim. Soyadının Başkan Yardımcımız Fethi Çalık ile aynı olması bizim espri ile karşılayabileceğimiz tesadüflerdi. Ama bunlar politik tartışmalar. Bunu da doğal karşılıyorum.
Turkuvaz’ın yapısına RTÜK itirazı vardı ve süre vermişti. Bu arada Katarlı bir ortak ortaya çıktı. Kesin devir için RTÜK sürecinin beklenmesi gerekmez miydi?
Hayır. RTÜK web sitesine girdiğinizde ATV’nin sahibi Turkuvaz olarak onaylamıştır. RTÜK iki ay önce onay vermekle Turkuvaz’ı tescil etti. Bizi ilgilendiren süreç paranın tahsiliydi. Şartnamemizde 1 yıl içinde yüzde 25’ten fazlasını başkasına devredemez şartı koyduk. Katarlı ortak bu sınıra uydu. Katarlı konusu RTÜK’ü ilgilendiriyor. RTÜK de aykırı durum görürse süre verip düzelttiriyor.



 

 

 
Eren DURU ESOGU  
   
Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol